Bakırköy Masaj Salonu-Bayan Masör Esra
Bakırköy Masaj Salonu-Bayan Masör Esra
Bakırköy Masaj Salonu-Bayan Masör Esra Kim bilir bir karşılaştırma sizi daha emin kılabilir: İnsan yediklerinin bütünüdür. Tabii ta ki işi onu kirli bir yığına, erimeye yüz tutmuş bir kardanadama dönüştürünceye kadar. Bu, geçmişin kamçı izleri kaybolmayıncaya ve insanın içine girebileceği ufak bir delik bile kalmayıncaya kadar devam edecektir. Evet, insanlar, en nihayetinde sorguya alınana ve kendileri ile alakalı gerçekleri öğreninceye kadar… Neyse! Hiç değilse siz de ayrıca beni dinleyebilirisiniz: Bu haysiyetsizler önemli ve misafirperverdir, sadece bigün için, kendilerini öğütürken.
Ama bir tek bir yıl sonra evdeki eşyaları ve otomobilleri yüzünden içeriye tıkılırlar. Eğer taksitleri ödeyemediyseler daha büyük cezalara maruz bırakılırlar. Hatta onlar hayvani bir halde yuvarlandıkları yataklarının bile hâlâ taksitlerini ödemeye çalışmaktadırlar! Ama biz her gün en uygunsuz zamanda uyanmak zorunda olanlardanızdır. Bizler yabancı ve uzak-tayızdır ve görüş mesafemiz küçük sokağımızın sonuyla sınırı olandır. Burada, cinselliğimizi paylaşmış olduğumız eşlerimizin artık başkaları tarafından beğenildiğini ve hatta kullanıldığını görüyoruz. Hanımların içinde güya bir ateş yanıyormuş. Oysa sanılanın aksine, ölü bir ateşle yanan, yuvalardan başka bir şey değildir. Yataklarından kalktıklarında akşamüstünün gölgesi sabah aydınlığına düşmüştür bile. Fabrikaya gitmek için fazla zaman kalmamıştır, çocukların ağlamaları orada susturulmaya çalışılacaktır.
Bakırköy Masaj Salonu-Bayan Masör Esra
Bakırköy Masaj Salonu-Bayan Masör Esra Bunu oluşturmaya takatiniz yoksa, evinizde kalın! Sizi kimsenin kıskandığı falan yok ve güzelliğiniz de çoktandır kimsenin yelkenlerini indirmeye yetmiyor işte; erkekler hafif adımlarla yanınızdan ayrılıyor ve otomobillerini çığın düştüğü ve ilk ışınların parladığı yerde çalıştırmayı tercih ediyorlar. Sizin keçe saçlarınızın sözı bile olamaz! Fabrika. Yapınak iyi mi da bitmek tükenmek bilmeyen borulardan içeriye sızan eğitimsizleri bir yandan bir öteki yana fırlatır. Bütün bunlar iyi mi da müzik seslerinin bitmek tükenmek bilmeyen gürültülerini örter! Bu insan evi, şu demek oluyor ki müdürün parselindeki ev nasıl da bizi hiç şaşmaz bir halde geride bırakır! Bir çadır; ışıktan ve canlılardan oluşan, kâğıt üretilen bir yer.
Rakipleri de var doğal fabrikanın, hiç yorulmadan çalışan ve daha çok çalışan rakipler! Komşu ülkedeki (Almanya’daki) fabrikanın sahibi daha güçlüdür ve onun fabrikası verimli büyük bir caddenin üzerindedir. Aklıma geldi; odun tanınmaz hale getirilene dek ufaltılır ve selüloz fabrikasına gönderilir. Selülozlar kâğıt fabrikasına getirilir ve burada onları tanınmaz hale gelen insanoğlu, kâğıda dönüştürür. En azından ben bunun böyle yapıldığını duydum bir yerlerde ve hakikaten çok mutluyum; özgür olduğum, öğle sıcağında bile ormana gidip yankılanan sesimi duyabildiğim için… Sorumsuzların -şu demek oluyor ki benim gibilerin- müdürleriyse gazeteleri keneflerde okuyanlardır.
Son yorumlar