Bakırköy Mutlu Sonlu Masöz Bayanlar
Bakırköy Mutlu Sonlu Masöz
Babaannesi kayıptı ve bu kimsenin umurunda değildi. Aracın bagajına döndü ve domates sandığını kavrayarak, deli şeklinde atan kalbinin sakinleşmesini bekledi. Aldığı iletide yazanlar Bakırköy Mutlu Sonlu Masöz hâlâ aklımdaydı ama en azından biraz daha net bir halde düşünebilmeye başlamıştı. İletiyi okuduğunda hissettiği o öfke patlaması, duvara çarpılmış domatesler benzer biçimde çürümeye yüz tutmuştu.
Ciğerleri kasılmadan nefes alabilmeye başladığında, Scarlet domates sandığım bir patates sandığının üstüne koydu ve ikisini de araçtan indirdi. Scarlet kızartma tavalarının arasından sessiz bir şekilde geçip serin gizleme odasına doğru ilerlerken, aşçılar onu tamamen görmezden geldiler. Sandıkları ait oldukları rafların üstüne bıraktı. Rafların üstündeki etiketler, yıllar içinde belki onlarca defa kazınarak, yine ve yeniden yapıştırılmıştı.
“Bonjour Scarling!” Scarlet terle ıslanmış ensesindeki saçları bir yana savurarak arkasına döndü. Emilie gözlerinde bir sırrın parıltısıyla kapı eşiğinde durmuş, yüzünde büyük bir neşeyle Scarlet’a bakıyordu ama onun yüzündeki ifadeyi gördüğünde istemsiz olarak geriye sindi. “Ne…” “Bu konuda konuşmak istemiyorum.” Scarlet garson kızın yanından geçerek mutfağa yöneldi fakat Emilie imalı bir tavırla boğazcaını temizledi ve onun arkasından koşturdu.
Bakırköy Mutlu Sonlu Masöz
“konuşma o süre. Fakat geldiğine sevindim,” dedi, sokak arasına çıktıklarında Scarlet’ın dirseğini kavrayarak. “Çünkü o döndü.” Yüzünü çerçeveleyen sapsarı saçlarıyla melekleri andırmasına rağmen, Emilie’nin yüzündeki sırıtış, oldukça şeytani düşüncelere işaret ediyordu. Scarlet kolunu geri çekti ve bir havuç ile turp sandığını kaldırarak garson kıza uzattı. Ona herhangi bir yanıt vermedi. Bahsetmiş olduğu bireyin kim olduğu veya dönmüş olmasının ne önemi olduğu mevzusuna aldırış edebilecek bir ruh hâlinde değildi. “harika,” dedi, bir sepeti kırmızı soğanlarla doldururken.
“Hatırlamadın, değil mi? Haydi ama Scarlet, hani geçen gün sana bahsettiğim şu sokak dövüşçüsü… Ah, kim bilir bundan bahsettiğim fert Sophia’ydı.” “Sokak dövüşçüsü mü?” Başına saplanan bir ağrı alnını zonklatmaya başlamışken Scarlet gözlerini sıkıca yumdu. “Ciddi misin sen Em?” “Öyle deme. O çok tatlı biri! Ek olarak bu hafta hemen hemen her gün geldi ve her seferinde benim bakmış olduğum tarafta oturdu ki bu bir rastlantı olması imkansız, sence de öyle değil mi?”
Scarlet bir cevap vermeyince, Emilie elindeki kutuyu bıraktı ve önlüğünün cebinden bir sakız çıkardı. “oldukca sessiz, sakin bir adam. Mutlaka Roland ve arkadaşları benzer biçimde gürültücü değil. Utangaç bir yapısı bulunduğunu düşünüyorum… Ve bir tek bulunduğunu.” Ağzına bir sakız attı ve Scarlet’a da bir tane uzattı. Utangaç bir sokak dövüşçüsü mü?” Scarlet elini sallayarak sakızı reddetti. “Ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu senin?”
Son yorumlar