Bakırköy Evde Masaj Hizmetleri – Masör Ece

Bakırköy Evde Masaj Hizmetleri – Masör Ece

Bakırköy Evde Masaj büyüdükçe, eÄŸitimimle ve dış görünüşümle gitgide ilgilenir oldu. Özellikle elyazımın güzelliÄŸi ve yazım kurallarını öğrenmem üzerinde duruyordu. Ne zaman babama bir mektup yazmışsam, üzerindeki yazım hatalarını düzeltip, bana geri yollamışta. Tatillerde, çoÄŸu Victor Hugo’dan olmak üzere, bir sürü dolambaçlı, karışık bölüm seçer, bana dikte ederdi. Okumayı çok sevmiÅŸ olduÄŸim ve bol bol okuduÄŸum için çok az yanlış yapardım. Babam, beni kutlar; doÄŸuÅŸtan yazımcı olduÄŸumu söylerdi. Yazınsal zevkimin geliÅŸmesi için, parlak, siyah maroken ciltli bir deftere, Banville’den, Coppe’den, Moreau’dan ÅŸiirler seçerek bir seçki meydana getirmiÅŸti. Bu ÅŸiirleri, “anlam katarak” yüksek sesle okumayı öğretti bana. O da, klasikleri okurdu bana.

Ruy-Blas, Hernani, Rostand’ın oyunları, Lanson’un Fransız Edebiyat zamanı ve Labiche’in komedileri. Babama soru üstüne soru sorardım; o da, seve seve yanıt verirdi. Babam, gözümü korkutmaz, beni yıldırmazdı. Onun yanında, hiç huzursuzluk duymazdım. Fakat aramızdaki belirli açıklığı örtecek bir köprü atmaya da kalkışmadım hiç.

Bakırköy Evde Masaj onunla mevzuÅŸmayı aklımın köşesinden bile geçiremeyeceÄŸim yığınla mevzu vardı kafamda. Babam için ben, ne bir ruh, ne bir bedendim, bir tek ve yalnız akıldım. Babamla aramdaki iliÅŸki, rahatsız edici, hoÅŸa gitmeyen herhangi bir ÅŸeyin varolamayacağı saf, duru bir atmosfer içinde devam eder giderdi. O benim düzeyime, benim yaşıma inmez; beni kendi düzeyine çıkarırdı. Büyük insan muamelesi görmekten koltuklarım kabarırdı. Kendi yaşıma, kendi düzeyime dönerek geldiÄŸim süre ise, iÅŸe annem el koyardı. Her türlü bedensel ve ruhsal geliÅŸmemle eÄŸitimimden yalnızca annem görevli idi. Annem Verdun’lü idi.

Bakırköy Evde Masaj

Bakırköy Evde Masaj fazlaca varlıklı bir burjuva ailenin kızıydı. Babası bankerdi, Cizvit okulu mezunuydu. Anası manastırda eÄŸitim görmüştü. Annem Françoise’ın kendinden ufak biri kız öteki erkek, iki kardeÅŸi vardı. Kendini tüm varlığıyla kocasına adamış olan anneannem çocuklarıyla çok az ilgilenirdi. Dedemin gözbebeÄŸi de, çocukların en küçüğü Lili’ydi. Annem, evdekilerin kendisine soÄŸuk davranmalarından büyük acı çekiyordu. Oiseau Manastırı’nda gündüzlü olarak okuyor, öğretmenlerinin yakın ilgi ve ÅŸefkati anneme evde yoksun kaldığı duygu payını aktarıyordu. Rahibelerin yardımıyla derslerine çalışıyor, dinsel ödevlerini yerine getiriyordu. Öğreniminin ilk bölümünü tamamlayınca, baÅŸrahibe, bizzat ilgilenmeye baÅŸladı annemin eÄŸitimiyle.

Annem, genç kızlık dönemini de bir çok mutsuzluk, bir çok düş kırıklığıyla geçirdi. Çocukluğunun ve genç kızlığının yüreğinde bıraktığı izler, burukluklar, kırgınlıklar ve acılan hiçbir vakit unutamadı annem. Yirmisini sürdüğü sırada, dimdik balinalı yakalar içinde boynu kısılmış, tüm içten davranışlarını, coşkunluklarını zorla bastırmaya, susturmaya alışmış, konuşmadan gülmeden kesilmiş, kendi gizemleriyle baş başa çilesini dolduran, tek başına ve anlaşılmayan bir kız olup çıkmıştı.

Bütün güzelliÄŸine karşın, kendine güveni yoktu. Silik, neÅŸesiz, köşesine çekilirdi. Houlgate’de, yüreÄŸinde en minik bir çarpıntı duymadan, genç bir adamla tanıştı. Birbirlerinden hoÅŸlandılar. Babamın yaÅŸam dolu, etrafa coÅŸup taÅŸan canlılığının etkisiyle, anneme olan sevgisinin kanıtlanmasıyla, annem için için kıpırdayan, yaprağını zorlayan bir tomurcuÄŸa dönüştü.